(click here for English)
Efendim bugüne kadar blogda bir çok müzisyen ve grupla yaptığım röportaj yayınlandı. Ama bu seferki başka, bu seferki çok özel.
Sene 2011. Aylardan Temmuz, günlerden 23.sü. İyi müzik hayat kurtarır motto'suyla bu blogu yazmaya karar veriyorum ve blogun ilk postu da pek sevdiğim Joan as Police Woman hakkında oluyor. (zamanda yolculuk için buraya tıklayabilirsin)
Gelin görün ki 7 yıl sonra bugün, kendisi ile yaptığımız sohbeti yayınlama fırsatı yakalıyorum. Hayat!
Sözü uzatmayalım, Joan as Police Woman geçtğimiz ay yayınladığı albümü Damned Devotion'ın Avrupa turnesi kapsamında 22 Mart'ta Zorlu PSM Studio sahnesinde olacak. (biletler burada) Güzel sesli güzel kadın ile İstanbul konseri, "karamsar ve dalgın" yeni albümü ve daha bir çok şey hakkında konuştuk.
Seni seviyoruz Joan.
Merhaba! Sizi tekrar İstanbul’da izleyeceğimiz için oldukça mutluyuz, buradaki son konseriniz 2011’deydi. O konserden veya İstanbul’dan hatırladığın bir şey var mı?
O kadar zaman önce miydi gerçekten? Benim için geçen sene gibi adeta.
İstanbul’a aşığım. Ne zaman gelsem, daha uzun süre kalmak istiyorum. Mutlaka muhteşem güzellikteki camileri gezer, yiyebildiğim kadar balık ekmek yer ve adım atamayacak kadar yorulana kadar yürürüm. Oradaki son konserimde gitar telini kırdığımda son derece yetenekli bir katılımcının hızlı bir şekilde teli değiştirdiğini hatırlıyorum.
Son albüm Damned Devotion geçtiğimiz ay yayınlandı. İlk tepkiler nasıl? Real Life’tan sonra müzikal anlamda sence neler değişti?
Albüme gelen tepkiler oldukça iyi. Çok şanslıyım. Bir çok insan bu albümün kendilerine “Real Life”ı anımsattığını söylüyor. Hala her yazdığım şarkı için ilk şarkım gibi hissediyorum. Bu süreçte her zaman şarkıları en gerekli elementlerine kadar ayrıştırmayı denedim ve halen de öyle ama artık seslerden oluşan daha geniş bir gök kuşağı ile çalışıyorum.
Bu albümü “karamsar ve dalgın” olarak tanımlıyorsun. Bu karamsar şarkı sözlerinin arkasında nasıl bir motivasyon ya da ilham vardı?
Hiçbir zaman söz yazmayı bırakmadım, -ve her albüme son yazdığım şarkıları koyuyorum- bu nedenle sözler hayatımda o dönem yaşadıklarımı yansıtıyor. The Classic yayınlandıktan sonra iki babamı da kaybettim, hayatında bu kadar önemli yer tutan insanları kaybetmek insanda belirli bir seviyede ciddiyet ve mesuliyet oluşturuyor.
Son albümdeki favorilerimden biri “The Silence”. Bu şarkının hikayesini anlatabilir misin?
Bu şarkı kişisel iletişimle ilgili bir yorum olarak başladı ve daha geniş kitlelerin iletişimine dahil olarak büyüdü. Nakarat: “It’s the silence that’s dulling the blade”.Eğer hayatlarımızı dilediğimiz gibi şekillendirmek istiyorsak kararlı durmalıyız. Hissettiklerimizi dile getirmeliyiz ki, diğerleri de yalnız olmadıklarını bilsinler. Ocak 2017’de DC’deki kadın yürüyüşünden ses kaydı almıştım ve şarkıda “my body my choice, her body her choice” kısmını kullandım. (benim bedenim benim kararım, onun bedeni onun kararı) Bir çok kadın ve erkeğin seslerini duyurabilmek için bir araya gelmesi, değişim için şart.
22 Mart’ta Zorlu PSM konseri için neler hissediyorsun?
ÇOK HEYECANLIYIM! 5 hafta sürecek Avrupa turnesinin ilk konseri olacak. Aramızda sürekli bunu konuşuyoruz!
Bu aradalar kimleri dinliyorsun, tavsiye edebileceğin kimler var?
Nick Hakim, Moses Sumney, Benjamin Lazar Davis, Bridget Kearney
Müzik dışında tutkuyla bağlandığın bir şey var mı?
Kardeşimi çok seviyorum. New York’u seviyorum. Şu anda bu sorulara yanıt verirken çatıda oturup, sıcak ve güneşli günün tadını çıkarmayı seviyorum.
Yakın gelecek için planların neler?
Turne! Cover’lardan oluşan başka bir albüm üzerine çalşıyorum, öte yandan Bejamin Lazar Davis ile albüm hazırlıyoruz. Bir de Meshell Ndegeocello ile podcast hazırlıyoruz!
Aşağıdaki boşlukları doldurur musun :)
- Müziksiz bir dünya yaşanılmaz olurdu.
- Müzisyen olmasaydım, mutsuz olurdum.
- Bazen kendimi, New York sokaklarında bisiklet sürerken, şarkı söylerken buluyorum.
- Neşelenmek için, müzik yapar, dondurma yer ve arkadaşlarımla sohbet ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder