Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BU KIŞ SALON İKSV'DE KAÇIRMAMAMIZ GEREKEN 7 KONSER!

Gelince kış ayları, heyecanla bekleriz konser programları. Evet bu pek olmadı, ama Salon İKSV geçen sezon hazırladığı iddialı programı 2017'nin ilk aylarında da sürdürmeye niyetli görünüyor, biz ona odaklanalım. İşte Ocak - Nisan arasında Salon'da karşılaşmamız muhtemel 7 konser: 1. Moddi: 18-19 Ocak Moddi'yi geçtiğimiz sene Garanti Caz Yeşili konserleri kapsamında yine Salon'da izleme fırsatı yakalamıştık. Memleketi Norveç'in soğuğuna inat, sempatikliğiyle ve şarkı aralarındaki sıcak sohbetiyle dinleyenlerin içini ısıtan Moddi; şansımız varsa karlarla kaplı bir Ocak gününde yine sahnede olacak. 2. Nilüfer Yanya: 27 Ocak Nilüfer Yanya, Playtuşu işbirliği ile Türkiye'deki ilk konserini Salon'da verecek. Londra'da müzikseverlerin ilgisini yayınladığı single'larla çeken ve Ekim ayında Pitchfork Music Festival Paris'te sahne alarak adını duyuran Yanya, ses rengiyle Nina Simone'a benzetiliyor. 3. The Wanton Bishops

LAISH - PENDULUM SWING

Daniel Green liderliğindeki Britanyalı folk rock grubu Laish, kendi adını taşıyan ilk albümlerini 2010 yılında yayınladı. No Direction Home ve End of the Road gibi İngiltere festivallerinde boy gösteren grup, geçtiğimiz ay içerisinde "Pendulum Swing" adında 3.stüdyo albümlerini dinleyenlerin beğenisine sundu.  Yaklaşan soğuk günler için 14 harika "bir fincan kahve ya da şarap eşliğinde" şarkı sunan son albümden iki şarkı ile sahneyi kendilerine bırakalım:

ANDREA FRANZ - BABY, COME CLOSE

Amerika'dan genç bir ses "keşif" sayfalarımızın konuğu oluyor sevgili blogseverler. Kendi tarzını "sad pop rock" olarak tanımlıyor,  gayet de güzel bir tanım. Etkilendiği isimler arasında ise T-rex, Queen, The Cure ve Julian Casablancas'ı sayıyor.  Franz, son 1 yıldır single'lar yayınlıyor. Ve son olarak "Baby, Come Home" şarkısı için bir de video klip paylaştı. Benim favorim ise "We've Met". Bu iki şarkı ile aranızdan ayrılırken, Andrea Hanım'ı 2017'nin takip edilecekler listesine eklemenizi tavsiye ediyorum.

NICHOLAS ALLBROOK - ADVANCE

1987 Avustralya doğumlu saykedelik rock müzisyeni Nicholas Allbrook'u bir kısmımız Tame Impala'dan hatırlıyor olabilir. Zira kendisi 2013 yılına kadar bas gitarıyla gruba turnelerde eşlik ediyordu. 2014 yılında ilk solo albümünü yayınlayan Allbrook, bu sene çıkardığı son albümü "Poor Gardiya"dan "Advance" şarkısı için bir klip paylaştı:

LAWRENCE ARABIA - ABSOLUTE TRUTH

Yeni Zelandalı müzisyen James Milne’nin projesi Lawrence Arabia, kendi adını taşıyan ilk albümünü yayınlayalı tam 10 sene oldu. Feist, Beach House ve Crowded House gibi gruplarla Avustralya ve Kuzey Amerika’da konserler veren Milne; aynı zamanda The Brunettes ve Okkervil River gruplarının da üyesi. Son olarak geçtiğimiz aylarda Absolute Truth isimli albümünü paylaşan Lavrence Arabia’yı bu albümden 2 güzel şarkı ile misafir ediyoruz: http://www.lawrencearabia.com/

GLASXS - SHE WON2T GIVE A FU** (ALPHA MINUS REMIX)

Daha evvel  burada  kendilerinden bahsettiğimiz, medar-ı iftiharlarımızdan Glasxs'in ilk albümünde yer alan "She Won2t Give a Fu**" şarkısı için Mert Aslantürk'ün (Alpha Minus) harkulade remix'i haftanın yenisi:

SONAR İSTANBUL 2017

Barselona'da hayat bularak,  2002 yılından beri dünyanın 50 farklı şehrinde arz-ı endam eden, katılanları  adeta bir elektronik müzik vahasında hissettiren muazzam festival Sónar, önümüzdeki sene ilk kez İstanbullu müzikseverlerin kapısını çalıyor. 22 senedir devam ederek en uzun soluklu festivaller içerisinde yer alan Sónar; müzik, yaratıcılık ve teknoloji konseptleriyle katılımcılarına eşsiz bir deneyim yaşatmayı vaadediyor. 2017 için kapalı kapılar ardında karanlık senaryoların konuşulduğu, tüm karamsar beklentilerle enselerin karartıldığı bir dönemde böyle bir festivale imza atmak kolay iş değil. Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nin yıl boyu nefes aldıran iddialı konserlerden sonra, böylesine büyük bir organizasyona ev sahipliği yapacak olması takdire şayan.  24-25 Mart tarihlerinde gerçekleşecek festivalde elektronik müzik performanslarının yanı sıra, dijital sanat söyleşileri ve sergileri ile Sonar+D etkinlikleri kapsamında sektör profesyonellerinin pay

BEC SANDRIDGE - HIGH TIDE

Avustralyalı müzisyen Bec Sandridge, ilk albümünü yayınladıktan hemen sonra önce Rolling Stone'un sonra da ülkesindeki tüm müzikseverlerin dikkatini toplamayı başardı. Tarzını "disco spaghetti pop" olarak tanımlayan Sandridge, okyanus ötesinden gelen son keşfimiz. Geçtiğimiz ay yayınladığı yeni albümü "In the Frog"dan paylaştığı son video şarkısı "High Tide" ile sesi biraz daha yükseltip gecemizi güzelleştiriyoruz: http://www.becsandridge.com/

HURRAY FOR THE RIFF RAFF - RICAN BEACH

Pek sevdiğimiz ekip Hurray For The Riff Raff, Mart ayında yayınlayacağı yeni albümden "Rican Beach" için video paylaştı:

KINGS OF LEON - FIND ME

Kings of Leon'dan yeni video: Find Me  💋

METRONOMY - HANG ME OUT TO DRY

Metronomy'nin Temmuz ayında yayınlanan son albümü "Summer 08"de yer alan ve Robyn ile düet yaptığı şarkı "Hang Me Out To Dry" için; sonbahar temalı, bol alevli video yayında:

DJ SHADOW & NILS FRAHM: BERGSCHRUND

Dj Shadow ve Nils Frahm'ın harika iş birliği ile ortaya çıkan "Bergschrund" için video geldi:

BASTILLE - BLAME

Bastille, son albümleri Wild World'den "Blame" şarkısı için yeni video yayınladı:

CHARLES CAVE - THIS FUCKING TIME OF YEAR

Efendim, pek sevdiğimiz İngiliz post-punk grubu White Lies'ın basçısı Charles Cave geçtiğimiz sene içerisinde solo olarak şarkılar yayınlamaya başladı. "Reason to Drive" şarkısı ile kulaklarımıza çalınan Cave, "Your Song on the Radio"nun ardından "This Fucking Time of Year" şarkısını da bir kaç gün evvel kliplendirdi. Bugüne kadar duyduğum en güzel Christmas şarkısı olabilir.. Sahneyi Charles Cave'e braıkıyorum:

MOZES AND THE FIRSTBORN - GREAT PILE OF NOTHING

Hollandalı garage rock grubu Mozes and the Firstborn; Aartsen, Raven Blommaert, Corto Dielesen ve Melle Doorn van, Ernst-Jan'den oluşuyor. 2013 yılında kendi isimlerini taşıyan ilk albümlerini yayınlayan grup, son olarak Great Pile of Nothing albümlerini piyasaya sürdü. Geçtiğimiz günlerde Power Ranger şarkısı için klip paylaşan ekibi, favori şarkımız Crawl'u da es geçmeden dinliyoruz:

EFSANE KONSERLER İÇİN, HARİKA POSTERLER!

23 yaşındaki "fotoğrafik poster sanatçısı" ve müzisyen Jordan Bolton, kendisi gibi Manchesterli olan efsane müzisyenlerin konser posterlerini yeniden tasarlayarak, harika işler ortaya koyuyor. Çalışmalarını geçtiğimiz yıllarda "Still Lives: Music in Manchester, 1976-1992" adıyla sergileyen sanatçı, aynı çalışmayı film posterleri için de sergiliyor. Bolton'un tasarımlarını  buradan  satın alabilirsiniz. En sevdiğim 5 konser posteri ile, bu harika tasarımlar şimdi huzurlarınızda: 1. The Smiths'in 1982 yılında Manchester The Ritz'deki ilk konser afişi: 2. The Stone Roses'ın 1988 yılında International Two, Mnnchester'da verdiği konser posteri: 3. New Order'ın 1983 tarihli Hacienda konser afişi: 4. Joy Division'un 1979 The Factory konseri posteri: 5. John Cooper Clark'ın 1977 tarihli The Electric Circus konser afişi:

BRODKA - UP IN THE HILL

Polonya'dayız.  1987 doğumlu Monica Brodka'ya kulak vereceğiz. Kendisi son olarak, bulunduğumuz yıl içerisinde "Clashes" isimli bir albüm yayımladı. "Üzerimde göz var, nazara mı geldik" temalı videosu ile bu albümden harika şarkı "Up in the Hill" ve "Horses" ile Chopin'in memleketine selam çakarken, müziğe sarılalım.

BİR RÖPORTAJ: MICHELLE GUREVICH (CHINAWOMAN)

(click  here  for English) Bugüne kadar onu Chinawoman olarak dinledik, sevdik. Artık yoluna kendi adıyla, Michelle Gurevich olarak devam ediyor. Türk dinleyicisiyle arasında özel bir bağ var, İstanbul'u çok seviyor ve Zeki Müren dinliyor! 6 ve 7 Aralık akşamlarında Babylon'da izleyeceğimiz güzel ses Michelle Gurevich'e merak ettiklerimi sordum. Selam Michelle. 10 yılı aşkın süredir müzikle ilgileniyorsun. Başladığın gün, şu an bulunduğun yeri hayal ediyor muydun? Gençken annem, beni dumanaltı bir barda elimde gitarla şarkı söylerken hayal ettiğini söylerdi. Bense bunu çılgınca bulurdum çünkü müzik yapmak üzerine hiçbir ilgim yoktu. Bazen durup düşümdüğümde hala tüm bu olanları garip bulurum, ama sanırım bir çok insan hayattaki yolculuklarında aynı şekilde hissediyordur. Artık "Chinawoman" sahne adını kullanmayacak mısın? Bundan sonra gerçek ismim olan Michelle Gurevich olarak devam edeceğim, zaten Spotify, Itunes gibi platformlarda tüm

THE LITTLE UNSAID - SYMPTOMATIC

Bir kaç gündür dinlemeden duramadığım bir isim var. Bazı şarkılar, insanın hayatının öyle bir zamanına denk gelir ki, duyduğun şey bambaşka anlamlar kazanır. The Little Unsaid, benim için biraz öyle oldu sanırım. İngiliz multi-enstrümentalist John Elliott, 2010 yılından beri bu isim altında müzik yapıyor. Son olarak geçtiğimiz yıl içerisinde, dinleyicilerden aldığı destekle, "Fisher King" isimli enfes bir albüm çıkardı. Şimdilik Spotify'da yok ama fırsatını bulduğunuzda  buradan  mutlaka dinleyin derim. (çok vaktim yok, hangi şarkılarını tavsiye edersin diyen varsa: A Fog-Sick Monday Morning ve In The House ile güzel bir başlangıç yapabilirsiniz) Elliott, yaklaşmakta olan dördüncü albümünden yayınladığı single "Symptomatic" ile bize "iyi ki müzik var" dedirtiyor.

BOOGARINS - BENZIN

Saykedelik rock sever misiniz? Cevabınız evetse, okyanus ötesinden bir isimle tanışmaya hazır olun. Zira Brezilya'dan Boogarins, Pazar akşamının kasvetini almak için huzura geldiler. 2013 yılında, çocukluk arkadaşları Dinho Almeida ve Benke Ferraz tarafından kurulan grup, aynı sene içerisinde ilk albümleri "As Plantas Que Curam" ı çıkardı. Brezilya'da yetişen bir bitki türünden adını alan ekip, son olarak geçtiğimiz sene yayınlanan ikinci albümleri "Manual ou Guia Livre de Dissolução dos Sonhos" dan "Benzin" şarkısı için bir de klip paylaştı. Kendilerine kulak kabartırken, hepinize saykedelik bir akşam diliyorum.

BELAKO - MUM

Işığı biraz kıstım. Yüzümde sakin bir gülümseme var. Belako'nun Mum şarkısı çalıyor. Televizyonu kapattım. Başladığım yere tekrar döndüm. Afilli cümleler kurdum. Melodi hep kafamda. Telefonum çalar gibi oldu, bakmadım. Düşer gibi oldum, aldırmadım.  İçinden geçtikçe felç eden insanlar var. İçine çektikçe beynini yakan duman gibi.  Belako'dan Mum çalıyor. Zamana aldırmadım. Başladığım yere tekrar döndüm. Punk'ı düşündüm. İspanya'yı ve Bask'ı düşündüm. 90'ları düşündüm, ve biraz 2000'leri.  İçine sıçtıkça mutlu olan insanlar var. Kesik kağıdın ucundan sarkan kelimeler gibi. Belako'dan Mum çalıyor.

BİR RÖPORTAJ: THE VEILS

15 seneyi aşkın zamandır müzik dünyasında yer alan, Lavinia gibi efsane indie balad’lara imza atan, kaotik ve güçlü sahne performanslarıyla nam salan Londralı grup The Veils, 19 Kasım’da Garanti Caz Yeşili konserleri kapsamında Salon İKSV sahnesinde olacak! Rough Trade’in kurucusu Geoff Travis’in tabiriyle “Nick Cave ve David Bowie’nin genç ama olgun versiyonu” olan grubun karizmatik vokali Finn Andrews ile sohbet ettik. David Lynch’in kült dizisi Twin Peaks’in yeni sezonunda da rol alacak olan Andrews’e merak ettiklerimizi sorduk. The Veils 15 seneden uzun bir süredir müzik yapıyor. Bu zaman içerisinde müziğiniz nasıl değişti sizce? Aslında çok genç yaşta bu işe başladım, bu nedenle her şey dinleyiciler önünde gerçekleşti. Sanırım her zaman bize has olanı bulmaya çalışıyoruz ve işleri mümkün olduğu kadar dikkat çekici ve tahmin edilemez halde tutmak istiyoruz. Son albümünüz Total Depravity 26 Ağustos'ta yayımlandı ve şarkılar gerçekten birer başyapıt. Aldığınız te

THE LEMON TWIGS - DO HOLYWOOD

Konu müzik olunca eskiye özlem hiç dinmiyor. Daha samimi sözler, belki zor şartlarda yapıldığı için daha samimi kayıtlar ve ortaya çıkan harika şarkılar..The Lemon Twigs çok yeni bir grup ama onları ilk dinlediğimde Suede'in, Supertramp'in ilk zamanları gibi hissettirdi.  New York'lu grup ilk albümleri "Do Holywood"u bir kaç hafta evvel yayımladı. 10 harika şarkıdan oluşan albümü günlerdir hep aynı heyecanla dinliyorum. "As Long As We're Together" şarkısı ile sahneyi kendilerine bırakalım:

GLASXS - PLANET REVERSE

Efendim pek az rastlasak da; Türkiye'de iyi müzik yapan kimseler de var. Zaman zaman blog'da kendilerinden bahsediyoruz malumunuz. İşte Glasxs da onlardan biri. Yaptıkları müziği indie-elektronika olarak tanımlayan ikili, 2014 yılından beri single'lar yayınlıyor. Aynı zamanda Aylin Aslım, Lana Del Rey, Mehmet Güreli, Thom Yorke ve Portishead gibi isimlerin cover şarkılarını youtube kanalından paylaşan grup; Cuma günü ilk albümleri "Planet Reverse"ü yayımlıyor. Glasxs 26 Ekim akşamı saat 20.30'da Gece Gezmesi kapsamında Kadıköy Sahne'de olacak. Orada görüşelim.

LILY & MADELEINE - WESTFIELD

Lily ve Madeleine Jurkiewicz kardeşler 2012 yılından beri müzik icra ediyorlar. Evde çektikleri cover videoları Youtube'a yüklemeleri ile dikkatleri toplayan biraderler, üçüncü albümleri "Keep It Together"ı geçtiğimi aylarda yayınladı. Bu albümle birlikte, folk müzikle de yollarını ayıran ikili, elektronik müziğin yasak meyvesini yemişe benziyor. Kısa bir korku filmi tadında çekilen video klibi ile "Westfield" şarkısı huzurlarınızda:

PITCHFORK MUSIC FESTIVAL PARIS

Yazın son günlerini yaşarken, festivallerle dolu bir yılı daha geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Son olarak Lollapalooza Berlin’de festival ruhuna hasıl olurken; şimdi yılın son müzik festivali fırsatı kapımızı çalışıyor: Pitchfork Music Festival Paris. 27-29 Ekim tarihleri arasında; eskiden mezbahane olarak kullanılan “Grande Halle de la Villette”de gerçekleşecek festivalde M.I.A, Moderat, Chet Faker, Bat for Lashes, Dj Shadow, Warpaint, Explosions in the Sky, Suuns ve Acid Arab gibi isimler sahne alacak. Bu sene ilk kez “Pitchfork Avant-Garde” adı verilen blok partilerde ise 25 ve 26 Ekim akşamları 7 kulüpte 40’tan fazla gösteri gerçekleşecek. Red Bull desteğiyle 27 ve 28 Ekim akşamlarında ise Grande Halle’e 5 dk yürüme mesafesinde bulunan Trabendo’da “After Parties” organize edilecek. 3 günlük festival biletlerinin 120 Euro’ya satıldığı etkinlikle ilgili tüm detaylara buradan ulaşabilirsiniz. Yeni albümü “Heads Up”ı bugün yayınlayan Warpaint’in, bu albümden i

SAKİN OLUN, SADECE KIŞ GELİYOR

Yaz mevsimini sevenlerdenim, ama soğuklarla da aram hiçbir zaman kötü olmadı. Hatta kış aylarında yorganla yatmanın, sıcak şarap ya da kahve eşliğinde yağan karı izlemenin keyifli olduğuna inanırım. Hayır romantik olduğumdan değil; sadece bazı klişeler zararsızdır.  Canım haber bültenlerimiz çok yakında kışın gelişi haberlerini, 3. Dünya Savaşı çıkıyormuşçasına bir panik ve korku ile vermeye başlayacaklar.  Ve düşen ilk karla birlikte; yine en çok eğlenenler çocuklar olacak. Tabii. Artık ekranlarda "donsuz geceler" dileyen eğlenceli spikerlerimiz de yok, neşemiz yerinde değil bir süredir. Ne yapalım. Sakin olun, sadece kış geliyor. Ellerinizi ısıtacak birisi varsa çok şanslısınız, yoksa da eldivenler bu işi görüyor. Cep sobaları da var. Üzülmeyin. Mevsimsel değişimleri abartmayın lütfen. Evet, belki kat kat giyinmek, kalın elbiselerle hareket etmek biraz can sıkıcı olabilir. Ama durum geçici. Sadece dışarda yaşayan hayvanlara ve insanlara daha çok yardım edin.

AN INTERVIEW: TUJAMO

Hi Matthias, Germany seems to be like a heaven of electro music industry. What are the pros and cons to be in Germany while making music? Well, for one Germany is my home. I think it feels very comfortable for me to be in an environment I know and where I don’t have to worry about a thing while producing. Also, My agency is in Germany, so whenever I’m producing I’m in touch with my management going over the ideas and sometimes even pitch stuff very fast. For instance, my next single ‚BOOM!’ cam to life in less than 24 hours, after I produced it. Send it to my management, they send it to Spinnin, they loved it, BOOM! - So, the geographical location is perfect for my line of work. How did you decide to make music, do you remember the first set you prepared? Where was the first public show you performed? The first time I prepared a set was obviously very exciting. I think if I remember correctly my first show was in a town near my home called Bielefeld. I was so keen on

BİR RÖPORTAJ: TUJAMO

(to read this interview in English, click  Here ) 3 sene önce müzik piyasasına girerek, Steve Aoki gibi isimlerle bir çok hit'e imza atan; tüm dünyada 150'den fazla performans sergileyerek geçtiğimiz sene DJ Mag Top 100 listesine girmeyi başaran ve yarın Berlin Lollapaaloza Festival'inde sahne alacak Tujamo ile sohbet ettik: Selam Mathias...Almanya'yı elektronik müzik endüstrisinin beşiği olarak biliyoruz. Orada yaşayıp dj olmanın avantaj ve dezavantajları neler? Her şeyden önce Almanya benim evim. Bildiğim bir çevrede müzik yapmanın ve prodüksiyon aşamasındaki kolaylıkların büyük avantajı var. Çalıştığım şirket de Almanya'da, bu nedenle prodüksiyon aşamasında fikir alış verişleri yaparak hızlıca sonuçlandırabiliyoruz. Mesela yeni single'ım BOOM 24 saatten kısa sürede hazırlandı, prodüksiyondan sonra şirket yönetimine gönderdim, onlar Spinnin'e iletti ve boom! Yani coğrafi durum iş akışım için büyük avantaj! Müzikle uğraşmaya nasıl karar verdin?

SALON İKSV'DE YENİ SEZONDA KAÇIRILMAMASI GEREKEN 5 KONSER

Efendim, bir yaz mevsimini daha geride bırakmak üzereyiz..Yılın bu zamanlarında moralimizi yükseltecek haberler; İstanbul'un önde gelen konser mekanlarının açıkladıkları yeni sezon konserleri olur. Salon bu anlamda her sezon, programı heyecanla beklenen mekanlardan biri oldu ama bu kış gerçekten enfes isimlerle hepimizi hipnotize etmeyi başardılar. Üstelik bu listeye bir çok yeni isim de eklenmeyi bekliyor! Salon'un yeni sezon için açıklanan konserlerinin tamamına  buradan  ulaşabilirsiniz, ancak aşağıda sıraladığım 5 konseri sakın ola kaçırmayın derim, orada görüşürüz! 1. Battles / 24-25 Eylül Salon'un açılış konserini Amerikalı deneysel rock grubu Battles yapıyor. "Enerji topları" olarak rahatlıkla tanımlayabileceğimiz trio son olarak geçtiğimiz sene içerisinde La Di Da Di isimli bir albüm yayınladı. Kışa merhaba derken iyi müzik eşliğinde dans etmek için birebir! 2. Jaakko Eino Kalevi / 8 Ekim 1984 doğumlu Finlandi'yalı müzi

BERLİN'DE BİR VAHA: LOLLAPALOOZA FESTİVAL

Efendim malumunuz, son zamanlarda Türkiye'de iptal olan festivaller ve büyük konserler hepimizin canını ziyadesiyle sıktı. Joan Baez mevzusu yazıldı çizildi. Her şeye rağmen ülkemize gelerek müthiş performanslar sergileyen Joss Stone ve Damien Rice kahraman ilan edildi. Konu derin, mevzu sıkıntılı. Terör eylemleri sonrasında oldukça yara alan sektör, darbe girişimiyle tamamen dibe vurdu. Dinleyicilerin konserlere ilgisinin azalmasının yanı sıra, yabancı müzisyenleri "ikna" etmek de bir hayli güçleşti. Özetle önümüzdeki günlerde Türkiye'de iyi isimleri izleme şansımız maalesef yok gibi görünüyor. Müzikseverler için yurt dışı festivaller her zaman yakın mercek altındadır, ama ülkenin bu durumu özelinde sanıyorum yurt dışı festivallere katılım bir miktar daha artacaktır. İşte böyle bir dönemde - İstanbul'da izleme hayallerimizin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğine inandığım- Radiohead gibi bir headliner'ı olan Lollapalooza Festival, bu sene ikinci kez b

"YAPMAK İSTEDİĞİNİZ NE VARSA YAPIN VE HAYATINIZI SEVİN" BALTHAZAR RÖPORTAJI

Müzik kariyerlerinde 10 yılı deviren Belçikalı efsane indie pop/rock grubu Balthazar ile; 17 Temmuz'da gerçekleşmesi planlanan One Love Festival öncesinde yayınlanmak üzere bir röportaj yapmıştık. Sonrasında yaşanan olaylar nedeniyle ülkemizde One Love da dahil birçok festival ve konser iptal oldu maalesef. Röportajı ancak paylaşma fırsatı bulabildim. Müziğin iyileştirici gücüne inanıyor ve umudumuzu kaybetmiyoruz! Balthazar 10 yıldan fazla süredir sahnelerde. Müzik endüstrisinde  bu kadar uzun soluklu olmak nasıl bir his? Uzun süredir müzik endüstrisinin bir parçası olmak harika. Dinleyicilerimiz için müzik yapmaktan ve ve onların önünde çalıyor olabilmekten çok mutluyuz. 10 yıl öncesine göre çok daha fazla grup var ve bu da diğerlerinin arasından sıyrılmayı oldukça güçleştiriyor; tabii bir yandan da daha iyi müzik yapmak için de ilham veriyor. Dünya çapında bir çok festivalde çaldınız. Sizi en son Sziget sahnesinde izledim, gerçekten harikaydı. Çalmaktan key