Ana içeriğe atla

HAYALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN BİR KADIN: BİR RÖPORTAJ - SIBILLE ATTAR



Sibille Attar...Kadife sesiyle umutsuz gecelerimize kapı altından sızar gibi dokunan İsveç'li şarkıcı...Kendisinden bu sayfalarda söz etmiştim..20 Şubat'ta "Sleepyhead" isminde bir albüm yayınlamaya hazırlanan Sibille Attar ile konuştum...Garsonluk yaparken hayallerinin peşinden koşarak istifa ettiğinden, ülkemizde bile bir çok kimsenin tamımadığı Afet Serenay ve Gülcan Opel'i severek dinlediğinden ve daha bir çok şeyden bahsetti...(click here to read the interview in English)

2013 yılının hatırı sayılır albümlerinden birisi olacağına inandığım Sleepyhead'i merak içerisinde beklerken, kendisine samimi cevapları için buradan bir kez daha teşekkür edelim..



LBYL: Merhaba Sibille…Bildiğimiz kadarıyla bundan evvel Sppedmarket Avenue, The Tourettes ve Little Red Corvets gibi gruplarla çalıştın…Bize biraz o yıllardan bahseder misin, solo olarak devam etmeye nasıl karar verdin?

Sibille: Aslında içimde büyüyen, gayet doğal bir süreçti bu..Başka insanların şarkılarını sçylemeye devam ettikçe, biraz yetersiz hissetmeye başladım..Müzikte benim için yapacak daha fazla şey olduğunu düşündüm..Ve aniden çok fazla düşünmeyi bırakıp kendimi bu işin içine atmaya karar verdim !

LBYL: İsveç’te müzik yapmak nasıl bir duygu? Yaptığın müziği nasıl tarif ediyorsun?

Sibille: Sürekli seyahat eden bir karakterim..Bu nedenle İsveç her hangi bir yerdeki havalanından, şehirlerden, caddelerden daha fazla etkilemiyor..
Tabi karanlığın ve sürekli soğuk olmasının, kapalı bir mekanda kalmak zorunda olduğundan, konstrasyonla ilgili bir problemin varsa faydası oluyor !!
Yaptığım müzik zihnimden geldiği için bulunduğum çevrenin pek bir etkisi olmuyor..Bu yapmak istediğini daha yaratıcı bir yoldan yapmanı da sağlıyor.

LBYL:  Debut EP “The Flower’s Bed”den biraz bahsedebilir misin?

2012 Ağustos ayında yayınladığım 4 şarkılık bir EP.. Bir şarkıyı prodüktörümle beraber yazdık, diğer şarkılar ise tamamen bana ait..
2010 yazında garson olarak çalışıyordum…Sonra albüm yapmaya karar verdim, istifa ettim, oturma odamda oturup manyak gibi çalıştım ve şarkı sözleri yazmaya başladım..
İlk önce 2 müzisyenle 10 şarkı kaydettim, bir sonraki yaz 3 şarkı daha kaydettim..Bu dönem yaşadığım en çılgın süreçti..Özellikle kendime ait bir şeyler olmasını istedim ve daha önce hayatımda hiç böyle bir deneyimim olmamıştı..

LBYL: Canlı çalmaktan özellikle hoşlandığın bir şarkı var mı?

Dönem dönem değişiyor ama şu sıralar “To Turn Half Blue” şarkısını seviyorum..Özellikle sahnede perküsyonist konga’yı darbuka gibi çaldığı zaman !

LBYL: Cover şarkılar da çalıyor musun?

Pek değil…Ama Little Red Corvette ile çok çalardık..Özellikle Nina Simone’un “Gin House Blues “ şarkısının çok farklı bir versiyonunu ve Joan Armatrading’in “Baby Woncha come on Home” parçasının değişil bir yorumunu sık çalardık..
Şu an bir şarkı üzerinde çalışıyorum ama orjinalindeki dahiliğe erişebilir miyim emin değilim..Kendinden bir parça katmayacaksan, cover yapmanın da bir anlamı yok aslında.

LBYL: Bugüne kadar hangi ülkelerde sahne aldın? Yakınlarda bir gösteri var mı?

Bir çok ülkede değişik gruplarla söyledim..Ama solo olarak ağırlıklı İsveç’teydim..Geçen sene New York’ta 2 konserim oldu, ve daha fazla seyahat etmek için sabırsızlanıyorum !
Son dönemde ise, Norveç’te, buz bir okyanusun üzerinde botla 6 saat yol katedip, gecenin var olmadığı dünyanın en büyülü coğrafyasına ulaştığınız bir alanda yapılan “Traena” isimli bir müzik festivalindeydim !



LBYL: “Come Night” şarkısı yaklaşmakta olan albümün güzel bir habercisi…”Sleepyhead” ne zaman çıkıyor?

Albüm 20 Şubat’ta çıkıyor ama facebook sayfamdan şimdiden siparişini verebilirsiniz !

LBYL: Patti Smith, Bjprk ve PJ Harvey gibi isimlere benzetilmek nasıl bir his?

Oh, bunu fazla düşünmemeye çalışıyorum..Kimseyi kendimle karşılaştırmıyorum, sanırım bu tehlikeli olurdu..Ama tabii ki bu gurur verici !

LBYL: Peki sen bugünlerde kimleri dinliyorsun?

Son olarak Elias Rahbani’nin “Mosaic of The Orient” isimli albümünü aldım..Tamamı güzel bir çalışma değil ama çok şaşırtıcı şarkıları var..Örneğin “"Dance of Maria”’yı dinlemelisin ! Son aylarda kendimi nostaljik hissediyorum…Sürekli Bjork’ün ilk üç albümünü dinliyorum..((Debut, Post ve Homogenic) Ayrıca The Lijadu Sisters isimli bir grup buldum, gayet iyiler !

***Dance Of Maria'yı hemen dinleyelim****



LBYL: Müzik dışında tutkunu olduğun bir şey var mı?

Hayır, tek yapmak istediğim bu..Fazla ve daha fazlasını !



LBYL: Son dönemde seni en çok şaşırtan şey ne oldu?

Hmm..Müzikal anlamda mı..Genel olarak mı soruyorsun? İsveç grammy ödüllerinde “yılın yeni müzisyeni” adayı olduğumu duyduğumda çok şaşırmıştım..4 şarkılık bir EP ile aday olunabileceğini düşünmezdim !

LBYL: Türkiye ve Türk müziği hakkında ne biliyorsun?

Çok detaylı şeyler değil..Ama Turkish Freakout 1 ve 2 adında iki tane harika albüm sahibiyim..Hatta kendi şarkılarımı yaparken buradaki şarkılardan oldukça etkilendim..Örneğin Afet Serenay..O harika ! To Turn Half Blue şarkımda kendisinin “Madem Dagi” şarkısındaki intro ile nasıl flört ettiğimi anlayabilirsin ! Gülcan Opel de çok iyi. Bir de Selda var. (***Selda Bağcan’dan bahsediyor) Onun da bir çok albümü dinledim. Yaz Gazeteci Yaz şarkısıa bayılıyorum ! Gördüğün gibi eski şarkıları sevdiğim söylenebilir.

LBYL: Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

Çok yakın zamanda gelmek ve çalmak istiyorum..Ve lütfen güzel şarkılarınızdan beni haberdar edin !!!






Yorumlar