Ana içeriğe atla

123 - LARA



Ülkemizden böyle projelerin çıkması gerçekten heyecan verici...123 (bir-iki-üç), Berke Can Özcan, Feryin Kaya (ki bu ikiliyi Dandadadan ve Tanburada'dan da hatırlıyoruz), Arda Erboz, Seçil Kuran ve Dilara Sakpınar'dan oluşan İstanbul'lu bir fusion jazz grubu..2009 senesinde ilk albümleri "aksel" büyüleyici bir hikaye ve bir üçlemenin başlangıcı olarak piyasaya sürüldü..Aynı zamanda bu albümle beraber, "aksel" in hikayesini de anlatan 230 sayfalık bir illüstrasyon kitabı da hediye edildi..Berke Can Özcan'ın yazdığı bu güzel hikayeyi kendi ağzından dinleyelim:
"Zamanın belli olmadığı bir an, turuncu saçlı, kırmızı yanaklı, sıskaca bir çocuk olan ‘aksel’ güneyde bir şehirden, kuzeye yola çıkar. Yol boyunca üzerinde bol paçalı mavi pantolonu, mavi beyaz çizgili gömleği ve içinde bulunduğu duruma göre rengi değişen atkısı vardır. Haftalarca biriktirdiği bozuk paralar ile kendine eskici dükkanından bir çanta alır. Yalnız kalmak isteyince gittiği ‘Huzuv’ apartmanı, pembe renkli olup, kentin en yüksek binasıdır, camları kırık ve hiçbir kilitli kapısı yoktur. ‘aksel’ elinde çantası, kolunun altında battaniyesi ile ‘Huzuv’un dağınık katlarında, odalarında gezer ve hayatından ilk kez terasa çıkar. Teras bulutlara yakın, rüzgarlı, yalın ve huzurlu bir yerdir. ‘aksel’in içini büyük bir huzur kaplar ve o an terasın alçak duvarının dibinde bir kar baykuşu ile karşılaşır. Baykuş yalnızca ‘aksel’in duyabileceği bir şarkı mırıldanır. Rengarek atkılarla dolu olan ‘aksel’in çantası artık baykuşun yeni yuvası olur.

‘aksel’ çantasında baykuş ve atkıları ile hiç kimselerin olmadığı bir tren istasyonuna gelir, o sırada ‘Kar Ekspres’ isimli, 123 sefer sayılı bir kara tren yaklaşır. Başı çekenle birlikte yalnızca üç lokomotiften oluşan ‘Kar Ekspres’in en arka vagonundan ön vagonuna kadar farklı büyüklük ve kalınlıklarda, karmakarışık borular vardır. Çantasında baykuş ile ikinci vagona binen ‘aksel’, alnı cama yapışık bir şekilde geçen rayları seyre dalar. Mutluluktan neredeyse ağlamak üzeredir. O sırada kendini eşsiz bir deniz ürünleri sofrasında bulur. ‘aksel’ ve boynunda peçetesi ile baykuş bütün bu güzel yemeklerin tadlarına bakarlar. O sırada ‘aksel’ treni kontrol etmekte olan lokomotifin merakıyla yerinden kalkar, kapıyı aralar, lokomotifi ve kendisinin bulunduğu ikinci vagonu birbirine bağlayan iki kapının arasında uzay boşluğu gibi bir siyahlığın ve soğukluğun farkına varır. ‘Kar Ekspres’in sürücüsü ve ‘aksel’ o an karşılaşırlar ve birbirlerine birer yabancı edası ile yaklaşmazlar, aralarında uzun zaman önce bir yerde bırakılmış olan diyaloğu devam ettiren iki kişinin dinginliği vardır. Siyah pelerinli ve siyah bereli olan bu adamın adı ‘arve’dir. Yerçekimsiz boşluktan geçen ‘aksel’ farklı kalınlıklardaki metal borular ile dolu olan üçüncü vagona gelir. Borular aslen vagonun sonunda dev bir orgun parçalarıdır. ‘aksel’ kendini orgun başında bulur, orgu çaldıkça çıkan ses dev bir kütle gibidir, raylarca iletilmekte ve trenin en küçük parçaçığını bile titretmektedir. ‘aksel’ orgu çaldığı esnada ‘Kar Ekspres’in diğer ucunda bulunan makinist ‘arve’nin yüzünde duyduğu sesin beklediği ses olduğunu gösteren bir ifade vardır. ‘aksel’ orgdan parmaklarını çekince tren durur ve tüm vagonlar buz kesilir, ‘aksel’ çantasını alır, küçük ayakları ile kara bastığı an tren geldiği yönün aksine doğru hareket eder, ‘aksel’ ve makinist ‘arve’ birbirlerine el sallarlar. Hikaye bir anda ‘aksel’in ‘Huzuv’u terk ettiği sabaha döner. ‘aksel’ ilk kez duvarda ‘anja’nın gölgesini görür. ‘aksel’ battaniyesini odada bırakır. ‘Huzuv’un tepesine toplanan bulutların yağmur suları o sırada bir delikten altın odaya doğru sızarak, yerden tavana doğru yükselmeye başlar.

‘Kar Ekspres’ten indiği an gür çamlarla dolu olan orman ‘Podimos’a varan ‘aksel’ bir patikadan yürümeye başlar. Patika ‘Podimos’un çıkış yoludur. ‘aksel’ ormandan çıkar çıkmaz sarı renkli atkısının üzerine bir uğur böceği konduğunu görür ve atkısı anlık olarak kırmızıya dönüşür. ‘Podimos’un çıkışında bulunan ‘Buz Palas’a gelen ‘aksel’ eskimo evlerini andıran bu yapının içine girdiğinde buranın baykuşun evi olduğunu anlar. ‘Buz Palas’tan çıkan ‘aksel’ buzların üzerinde kayarak okyanusun kıyısına varır. Okyanusun kıyısında kendisini bekleyen balinayı gördüğü bu güzel gün aslen balinanın 123. doğumgünüdür. Elinde çantası ile balina ‘anja’nın sırtına binen ‘aksel’, artık balina cumhuriyetine doğru ilerlemektedir. "

Grup bu albümden sonra "Stereo Love" isimli EP'sini yayınlayarak, aynı sene Eskişehir Senfoni Orkestrası ile sahne aldı..2010 yılında, hikayenin devamı olarak 3.stüdyo albümleri "Arve" piayasaya çıktı..Son olarak Ocak 2012'de 13 şarkıdan oluşan "Lara" adında bir EP piyasaya sürüldü..Albümdeki tüm şarkıların sözleri Dilara Sakpınar'a ait..("Yokuz" şarkısının sözleri ise Feryin Kaya ile beraber yazıldı) Üstelik bu albümde İihan Erşahin, Arto Tunçboyacıyan, Hakan Kurşun ve Çağ Erçağ gibi konuk isimler de var..Projeyi "Anja" adında yine bir kitap-albüm takip edecek...Grup resmi web sitesinde kendilerini şöyle tanımlıyor: "this band can burst you into tears or cheer you up in no time."



Yorumlar