Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BROKEN RECORDS - LIES

 Bazen bir yalan söylersin, ve hikaye başlar. Sevdiğini söylersin, hatta aşık olduğunu..Belki de hep seveceğini söylersin. Bazı yalanlar vardır, gerçekler kadar sahici söylenir. Bazı gerçekler, bir yalan kadar mesnetsiz..Rengarenk yalanlar, ışıltılı hayatlar vadeder..Yıllar önce bugün, ben de bir yalan söyledim, ve hihayem başladı. , 

TEXTURE LIKE SUN - BOTTLE

 Avustralya'dan Mark Pearl'ün sesiyle hayat bulan "Texture Like Sun", önümüzdeki yılın başlarında çıkaracağı debut albüm öncesinde, ilk single şarkısı "Bottle" için bir klip yayınladı..."Texture Like Sun" adını bir yere not edin, çünkü albümdeki diğer şarkılar da bu güzellikte olursa, seneye sıklıkla duyuyor olacağız. 

CAGE THE ELEPHANT - IN ONE EAR

 Kentucky'li grup Cage the Elephant kendi isimlerini taşıyan ilk albümlerini 2008 yılında yayınladılar..İkinci ve son albümleri "Thank You, Happy Birthday" ise bu yılın Ocak ayında müzikseverlerin beğenisine sunuldu..Vokalde Mathew Shultz, lead gitarda Lincoln Parish, ritm gitarda Brad Shultz, back vokal ve bass gitarda Daniel Tichenor ve bateride Jared Champion'dan oluşan grup "Cage the Elephant", ilk albümlerinden "In One Ear" klibiyle Listen Before You love sahnesinde:

VERONICA FALLS - BAD FEELING

 İçimde kötü bir his var..Bu gece Londra'da her zamankinden fazla yaprak düşüyor yere...Ve Roxanne, içindeki kötü hissi uygunsuz adamların pervasız kahkalarıyla yok etmeye çalışıyor..Olsun.

GOTYE - SOMEBODY THAT I USED TO KNOW

Bir zamanlar tanıdığım birisi vardı...Kahvaltıda vişne reçeli yerdi, ve sürekli kahve içerdi...Geceleri uyumazdı...Geceleri kahve içerdi..Hiç yerinde durmazdı, dans ederdi, şarkı söylerdi, gitar çalardı..Bir zamanlar tanıdığım biri vardı...Sevince kanatırdı, kanayınca severdi ve kahve içerdi....Gülümserdi bazen..Gülümseyince tüm dünyayı dışında bırakırdı...Elleri vardı, yumuşak ve soğuk..Bir zamanlar tanıdığım birisi vardı, ağlardı...Ağlayınca, tüm dünyayı dışında bırakırdı..Çok güzel ağlardı..Saatlerce izlemek isterdiniz..Bir zamanlar tanıdığım birisi, yağmurda yürümeye bayılırdı ve kahve içerdi...Gündüzleri uyumazdı, dokunduğu herşeyi mahvederdi, ve kahve içerdi...Bir zamanlar tanıdığım biri, gerçekten de bir zamanlar tanıdığım biriydi.

BİR KONSER: THE DO @ GHETTO

 Geçen aylarda bu sayfalardan  tanıtıp, konser haberini verdiğimiz güzide ekip "The Do"nun İstanbul konseri için geri sayım başladı...Fransa, Belçika, Hollanda ve İspanya'yı kapsayan Avrupa turnesine Türkiye'yi de ekleyen grubu ülkemizde ikinci kez misafir edeceğiz...Şahsen ilk albümleri "A Mouthful"u daha başarılı bulsam da, ikinci ve son albümleri "Both Ways Open Jaws" ile daha geniş kitlelere sesini duyurmayı başaran grup, 01 Ekim Cumartesi akşamı saat 22.00'de Ghetto sahnesinde olacak..Onlar büyüleyici performanslarını sahnelerken, biz de sahnenin hemen önünde şarkılarına eşlik ediyor olacağız.. 

THE DEARS - 22-THE DEATH OF ALL THE ROMANCE

 Bir süre önce, ben de 22 yaşında oldum...Gerçekten..Ve kimsenin kollarında, onunkilerdeki gibi ağlamıyordum..Gözyaşlarımı alan tek kişiydi..Çünkü 22 yaşındaydım..Ve bu romantizm daha ne kadar sürebilirdi ki? 2007'de İstanbul'da canlı dinleme fırsatı bulduğumuz Kanadalı grup The Dears, bu sene içerisinde 14 şarkıdan oluşan 5.stüdyo albümleri "Degeneration Street"i piyasaya sürdü..Ancak bu gece, burada, 2003 yılında çıkarttıkları  2.albümleri "No Cities Left"ten bir şarkı çalacağız..22 yaşında olanlar, biraz geçkinler ve gelmek üzere olanlar için: "22 The Death of All the Romance" 

PARENTHETICAL GIRLS - A SONG FOR ELLIE GREENWİCH

 Amerikalı deneysel pop rock grubu Parenthetical Girls, 2004 yılında ilk albümleri ((GRRRLS)) ü çıkarttıklarında Brian Eno, T-rex, Dirty Projectors ve Xiu Xiu gibi isimlerle karşılaştırılmaya başlamıştı...Her ne kadar Washington'dan çıksa da, temiz ingiliz aksanı ile söylenen şarkılar nedeniyle kendilerini ayrı bir keyifle dinlememe neden olan Parenthetical Girls, 2011 senesinde "Privelege" isimli 4.stüdyo albümlerini yayınladılar.. Ancak bu gece, Listen Before You Love sahnesinde 2008 "Entanglements" albümünden, şirin şarkı "A Song for Ellie Greenwich"i izliyoruz: 

BİR ALBÜM: KASABIAN - VELOCIRAPTOR!

2 yıl aradan sonra, ingiliz alternatif rock grubu Kasabian; harika bir albümle, 19 Eylül itibarıyle dönüş yaptı: "Velociraptor!"....Velociraptor, insandan sonra gelmiş geçmiş en zeki canlı olarak bilinen ve bundan 85 milyon yıl önce yaşadığı tahmin edilen bir dinazor türü...Ama benim için artık daha fazlası...Çünkü son zamanlarda dinlediğin en iyi albüm...Kasabian'ın 4.stüdyo albümü Velociraptor, içinde elektronik, otantik, rock, atmosferik, old-wave disko..kısacası bir çok türü barındıran bir harmoni....Açılış şarkısı "Let's Roll Just Like We Used To" ile insanı hemen içine alıveren albümü dinlerken, peşi sıra gelen her bir parçadan ayrı keyif alıyorsunuz..Ve sonunda "Neon Noon", bizi acımasızca sıkıcı hayatlarımıza geri çeviriyor..(11 şarkılık bu resitalde bir de "acid turkish bath" adında çok tatlı bir şarkı mevcut) Bu arada albümdeki "La Fée Verte" isimli şarkıyı 2010 yapımı William Monahan filmi "London Boulevard&

123 - LARA

 Ülkemizden böyle projelerin çıkması gerçekten heyecan verici...123 (bir-iki-üç), Berke Can Özcan, Feryin Kaya (ki bu ikiliyi Dandadadan ve Tanburada'dan da hatırlıyoruz), Arda Erboz, Seçil Kuran ve Dilara Sakpınar'dan oluşan İstanbul'lu bir fusion jazz grubu..2009 senesinde ilk albümleri "aksel" büyüleyici bir hikaye ve bir üçlemenin başlangıcı olarak piyasaya sürüldü..Aynı zamanda bu albümle beraber, "aksel" in hikayesini de anlatan 230 sayfalık bir illüstrasyon kitabı da hediye edildi..Berke Can Özcan'ın yazdığı bu güzel hikayeyi kendi ağzından dinleyelim: " Zamanın belli olmadığı bir an, turuncu saçlı, kırmızı yanaklı, sıskaca bir çocuk olan ‘aksel’ güneyde bir şehirden, kuzeye yola çıkar. Yol boyunca üzerinde bol paçalı mavi pantolonu, mavi beyaz çizgili gömleği ve içinde bulunduğu duruma göre rengi değişen atkısı vardır. Haftalarca biriktirdiği bozuk paralar ile kendine eskici dükkanından bir çanta alır. Yalnız kalmak isteyince g

THE NAKED AND FAMOUS - PUNCHING IN A DREAM

2010 yılında debut stüdyo albümleri "Passive Me, Agressive You" ile Yeni Zelanda'dan merhaba diyen ekip The Naked and Famous'ı, Cumartesi gecesi ateşi olarak Listen Before You Love sahnesine konuk ediyoruz. Parçaları sık sık Vampire Diaries, Chuck, Skins ve Gossip Girl gibi dizilerde de kullanılan grubun; etkileyici şarkısı "Punching in a Dream" huzurlarınızda: 

KAREN ELSON - THE BIRDS THEY CIRCLE

Gecenin geri kalanında, yanında olmam gereken bazı insanlar var...Onlardan bir tanesi az önce telefonda, "kan kırmızı döktüğüm gözyaşlarım için, kuşlar gökyüzünde takla atıyorlar" dedi...Şimdi gidip, kadehime doldurmalıyım döktüğü gözyaşlarını,belki güneşin doğuşunu beraber izleriz birer yudum alırken. Ve Jack White, gerçekten işini biliyor diye geçiriyorum aklımdan.

PETER MURPHY - SEESAW SWAY

1957 doğumlu İngiliz şarkıcı Peter Murphy; karizması ve bariton sesi ile sayılı yaşayan efsanelerden biridir..Gotik rock'ın babası sayılan Bauhaus vokali Murphy, İrlandalı katolik bir ailede yetişmekle birlikte 1990'larda hakkın yolunu bularak müslüman olmuştur..Solo projeleriyle de bir çok başarıya imza atan Peter Murphy, islamı seçtikten sonra eşiyle birlikte Türkiye'ye yerleşmiştir ki; akabinde çıkan albümlerde Türk tınılarına da rastlamak gayet mümkün olmuştur..(bkz Holy Smoke) ..Kendisinin Mercan Dede ve Mazhar Alanson ile de sıkı fıkı arkadaş olduğu bilinen gerçeklerdendir.2010 yapımı The Twilight Saga: Eclipse filminde "the cold one" olarak da karşımıza çıkan Murphy; Hurihan ve Adem adında 2 velet babasıdır Bu sene piyasaya sürdüğü "Ninth" albümünden çıkardığı ikinci single şarkısı "Seesaw Sway" ile şimdi Listen Before You Love sahnesindedir:

BONNIE "PRINCE" BILLY - QUAIL AND DUMPLINGS

 24 Aralık 1970 doğumlu Amerikalı aktör, şarkıcı ve söz yazarı Will Oldham; 1993-1998 yılları arasında Palace Brothers, Palace Songs, Palace Music ve kendi adı Will Oldham isimleri altında çalışmalar yaptıktan sonra, nihayet 1998 senesinde Bonnie "Prince" Billy'de demir attı, ve bu tarihten sonra da bu isim altında albümlerini çıkartmayı sürdürdü..Bu sırada 2009 senesinde üzerinde Türk Bayrağı olan t-shirt'le "I Am Goodbye" isimli şarkısına çektiği klip sayesinde  herkesi şaşırtmış ve fakat Türk hayranlarını da mutlu etmiş olan Oldham; ülkemizde de Babylon ve Cemal Reşit Rey'de sahne almıştır.Aralarında "Slitch", "Old Joy", "Wendy and Lucy", "Jackass 3D" gibi filmlerin de bulunduğu bir çok sinema yapımında da yer alan Oldham, önümüzdeki ay içerisinde 10. Bonnie "Prince" Billy albümü "Wolfroy Goes To Town" ı piyasaya süreceğini müjdeledi..Ve bu albümde yer alacak 10 adet şarkıdan birisi ol

THE BELLIGERENTS - SUCH A CRIME

 Hafta sonu yaklaştığına göre biraz neşelenmekte fayda var....Vokal ve ritm gitarda Lewis Stephenson, lead gitarda James Griffin, bass gitarda Konstantin Kersting, klavyede Andy Balzat ve davulda White Stag'den oluşan Avustralya'lı genç dimağlar "The Belligerents" bu amaç için bize hizmet etmekte tereddüt etmiyorlar..."Such A Crime" 

ANNA CALVI- SUZANNE AND I

Bu senenin başlarında ilk albümünü çıkartan, İngiliz müzisyen Anna Calvi'yi "Desire" şarkısı ile daha önce bu sayfada   misafir etmiştik..Şarkıcı ablaları PJ Harvey ve Siouxsie ile sürekli kıyaslanan Anna Calvi, bence dolgun ve karzimatik ses tonu ile; atmosferik ve romantik rock müziğin yeni ikonlarından biridir..Kendisi, yaptığı müzikte Gus Van Sant, Wong Kar Wai ve David Lynch filmlerinin büyük etkisi olduğunu da beyan ederek, kalplerimizdeki yerini sağlamlaştırmıştır..Kendi adını taşıyan debut albümünden, 12 Eylül'de piyasaya sürdüğü son single Suzanne and I, şimdi Listen Before You Love sahnesine konuk oluyor: 

FRANTIC SUNDAY - I'M YOUR VOLUNTEER

2008 yılında bir araya gelen İsveç'li grup Frantic Sunday, davulda Henrik Nilsson, bass gitarda Ola Renman, solo gitarda Joel Yngvesson ve vokalde Tomas Karlsson'dan oluşuyor..Yaptıkları işi şöyle tanımlıyorlar :"Frantic Sunday puts music to your days and dreams to your nights..." Grubun adı her ne kadar çılgın pazar da olsa, biz haftaya enerjik başlamak için; soğuk ülkeden gelen sıcak seslere kulak kabartalım: "i'm your volunteer"

DEAD LETTER CHORUS - RUN, WILD

Gabrielle Huber,Cameron Potts,Michael Faber,Tristan "T-Bone" Thorne ve Lee Carey'den oluşan   Sydney'li indie grup, "Dead Letter Chorus", geçen ay içerisinde 3.stüdyo albümleri "Yearlings"i piyasaya sürdü..2007 yılında çıkan debut albümleri "Listen Carefully (We Shall Say This Only Once)"dan özellikle "wait all night" ve "drifting along" şarkıları ile beğeni toplayan grubu; son albümden "Run, Wild" ile misafir ediyoruz..

SCATTERED TREES - FOUR DAYS STRAIGHT

Chicago'lu glam rock grubu Scattered Trees, vokal Nate Eiesland'in solo projesi olarak 2003 yıılında yola çıktı..Nate, o sene her ay bir tane şarkı yazdı ve şarkılarına da içinde bulunduğu ayın adını verdi..Ve Chicago'nun değişik muhitlerinde performans sergilerken, sonradan dünya evine gireceği ve müstakbel eşi olacağı Alissa, Baron ve Jason Harper kardeşler ile Ryne Estwing ile tanışıp ilk stüdyo albümleri " Song For My Grandfather" ı piyasaya sürdü..2007 yılında "Heart of Glass" albümü sonrasında dağılan grup; 2009 yılında babası vefat ettikten sonra Nate'in tekrar şarkı yazmaya başlaması üzerine tekrar bir araya geldi ve bu sene içerisinde "Sympathy" isimli son albümlerini yayınladı... Bu albümden, albümle aynı adı taşıyan şarkının klibini buraya  tıklayarak izleyebilirsiniz..Ancak ben, melodisine ritm tutmaktan kendimi alamadığım başka bir şarkılarını burada paylaşmak istiyorum..."Four Days Straight" 

WHITE RUSSIA - BUTCHER THE INNOCENT VIEW

Her ne kadar ismi "White Russia" da olsa, yine kutsal topraklardan, Birleşik Krallık'tan büyülü bir ses..Marina Elderton... Tarzını tanımlamak çok güç...En yalın haliyle kafa yapıcı. Björk, Zola Jesus ve deneysel elektronik müzikten hoşlanıyorsanız, White Russia sizin için tehlikeli olabilir. Beni ağlarına düşürdükleri şarkı "charmless state" olmuştu..Ancak geçen ay yeni bir klip yayınladılar...Ve "Butcher the Innocent View" ile gerçekten başıma bela oldular.

LOS CAMPESINOS! - BY YOUR HAND

2006 senesinde Cardiff, Galler'de bir grup genç Cardiff Üniversitesi kampüsünde king oynarlarken, rıfkıyı yiyen Aleksandra; "genciz güzeliz,Galler prensi gibi gençleriz, buralarda harcanıyoruz" der...Ve o gün kampüste, aleksandra, ellen, gareth, harriet, neil, ollie ve tom bir araya gelerek "los campesinos!"un temellerini atarlar..(belli ki o sırada oyunu izleyen kim varsa, onları da bu projeye dahil ederler) (ikinci parantez olarak, los campesinos ispanyoılcada "köylüler" anlamına geliyor) Şubat 2008'de ilk albümleri "Hold on Now, Youngster..." ı çıkartan grup, aynı yılın Ekim ayında "We're Beautiful, We're Doomed" isimli bir mini-albüm yayınladılar..2. resmi albümleri "Romance is Boring", 2010 yılında sevgililer gününden hemen önce 1 Şubat 2010'da piyasaya sürüldü...Ve nihayet grup son albümleri "Hello Sadness" ı 14 Kasım 2011'de piyasaya süreceğini ilan etti..İşte bu son albümden "

NERVES JUNIOR - KALE

Kentucky'li elektonik/indie grubu Nerves Jr.; 06 Eylül 2011 itibarıyle 10 şarkıdan oluşan ilk albümleri "As Bright as Your Night Light" ı yayınladılar..Grup Cory Wayne,Stuart Phelps,Christopher Snow,Zackary O'Renick ve Hunter B. Rose'dan oluşuyor...Nerves Jr genel olarak.; Thom Yorke'un biraz daha yaşam sevinci olan hali gibi geldi bana..Tüm albümü büyük bir zevkle dinledim..Ve yol albümlerim arasına eklemeyi de ihmal etmedim.."Nails to Scratch With", "Kale", "Get Left In The Dark" benim favorilerim oldular..Siz de dilerseniz  buraya tıklayarak  albümü dinleyebilirsiniz.. Ve "Kale" için; iyi seyirler.

TO KILL A KING - FICTIONAL STATE

Çok telaşlıydı..Sürekli bir şeyler söylüyordu...Tedirgindi..Asabi ve kırılgandı..Gözleri normalden de büyüktü..Bir ara kalkar gibi oldu, vazgeçti..Bir şeyler daha söyledi..Sonra masadaki bardağı duvara fırlatıp, kalktı. Gitti. Söylediği hiçbir şeyi duymadım.Çünkü kafamda bu şarkı çalıp duruyordu.

İZ BIRAKANLAR: TRAINSPOTTING

"Hayatı seçin. İş bulun. İşinizde ilerleyin. Aile kurun. Büyük ekran bir televizyon alın. Çamaşır makinesi, araba, cd player, elektrikli konserve açacağı alın. Sağlığınıza dikkat edin. Kollesterolünüzü düşük tutun ve kendinize diş sigortası yaptırın. İpotekle ev alın. İyi bir ev için çalışın. Arkadaşlarınızı seçin. Hobileriniz için ayrı giysiler ve uyumlu çanta kullanın. Doğru dürüst bir çatısı olan, üç odalı pahalı bir daire kiralayın. D.I.Y’e gidin ve Pazar sabahı orada ne işiniz olduğunu düşünün. Kanepenizde oturun, televizyonun beyninizi yıkamasına izin verin, ruhunuzu o salak yarışmalara satın ve bir şeyler tıkının. Tüm bunları yaptıktan sonra intihar edin. Sırf neslinizi devam ettirebilmek için… Ürettiğiniz o sersem bebelerin ortalığa işemesini izleyin. Geleceğinizi seçin. Hayatı seçin. Ama neden böyle bir şey yapayım ki? Ben hayatı seçmemeyi seçtim. Ben başka bir şey seçtim. Neden mi? Hiçbir nedeni yok. Kim eroin bulabildiği sürece nedenleri düşünür ki? 

PHANTOGRAM - WHEN I'M SMALL

 Phantogram, 2007 senesinde, liseden beri birbirini tanıyan Josh Carter ve Sarah Barthel'den oluşan, Amerikalı bir elektronik rock ikilisi..Müzik tarzlarını "street beat, psych pop" olarak tanımlayan grup; Cocteau Twins, Flaming Lips, Sonic Youth, Yes ve David Bowie gibi isimlerden etkilendiklerini belirtiyorlar.. 2010 senesinde çıkardıkları debut albüm "Eyelid Movies" ten "When I'm Small", şimdi listen before you love sahnesinde. 

LYKKE LI - SADNESS IS A BLESSING

İsveç'ten bir ses geliyor...Müzisyen baba ve fotoğrafçı bir anne ile Ystad'ın bulutlu ve her daim soğuk günlerinde,  Li Lykke Timotej Zachrisson; isminin yükünü taşımaya çalışırken; babasının yolunu izliyor...Ve ilk albümü Youth Novels'ı 2008 yılında yayınlıyor... Lykke Li, müziğinde violinler, çellolar, trompetler ve saksafonlar barındıran; çok sesli bir psychodelic pop müzisyeni...Üstelik şarkı sözlerini de bizatihi kendisi yazıyor. 2011 yılında piyasaya sürdüğü son albümü Wounded Rhymes'dan "sadness is a blessig"; şimdi huzurlarınızda.

İZ BIRAKANLAR: LILYA FOREVER

"Lilya Forever", 2002 İsveç-Danimarka ortak yapımı bir Avrupa sineması...Lilya, henüz 16 yaşındadır, ve Sovyet Rusya'da (Estonya'da) annesi ile beraber yaşamakradır...Annesi sevgilisi ile beraber Amerika'ya gidince, teyzesine bırakılan Lilya; berbat bir teyze ve en az onun kadar berbat en yakın arkadaşı tarafından ihanete uğrayınca, beş parasız bir şekilde yaşamını sürdürmenin yollarını arar...Ve sonrasında tecavüzler, dayaklar, uyuşturucu peşini bırakmaz...Tek gerçek dostu ve küçük arkadaşı Volodja ile daha iyi bir hayatın hayalini kurarkan, Lilya, Andrej ile tanışır ve ona aşık olur..Ve aşk çoğu zaman olduğu gibi yine aldatır. Andrej'e inanan Lilya, İsveç'e iş umuduyla gider ancak burda da seks tüccarlarının eline düşer..Film, arka fonda Rammstein'ın  "Mein Herz brennt" melodisi eşliğinde Lilya'nın intiharı ile son bulur. Filmden akılda kalan repliklerden birisi, intihar etmek isteyen Lilya'nın; çoktan intihar ederek ölen arka

THE LISPS - ARE WE AT THE MOVIES

The Lisps 2005 yılında Brooklyn'de bir araya gelen, deneysel/indie müzik grubu...Birbiriyle uyumlu bay-bayan vokaller hep ilgimi çekmiştir..The Lisps'de Sammy Tunis ve César Alvarez de muzur ve yormayan vokalleriyle, takdire şayan bir uyum içerisindeler..Debut EP'leri "The Vain, The Modest and The Dead"'i 2006 senesinde yayınlayan grup, Mayıs 2011'de Extropian Records'tan 3.stüdyo albümleri "Are We at the Movies" i piyasaya sürdüler.. Ve albüme ismini veren parçaya çektikleri klip, şimdi huzurlarınızda:

BIRD OF YOUTH - ONE HAND ABLE

Madem ki Eylül ayına girmeye engel olamıyoruz, en azından Beth Wawerna'ya kulak verebiliriz...Gençliğinin tüm kuşlarını uçuranlar için, "one hand able" listen before you love sahnesinde. Bird Of Youth - One Hand Able from johnny north on Vimeo .

CLASS ACTRESS - JOURNAL OF ARDENCY

Geçenlerde bir gece...Her yer o kadar karanlık ve bulanık ki...Yanımdan birileri geçiyor...Bazıları biraz bekliyor, dudakları kımıldıyor...Sanırım bana bişeyler söylüyorlar...En ufak birşey anlamıyorum, ama anlarmış gibi yapıp kafamı sallıyorum...Gülümsüyorlar...Birisi geliyor, beni öpüyor. Sonra ellerimden tutup, beni yanına çekiyor...Sonra duruyoruz bi süre..Ben duruyorum daha doğrusu, dünyam hızla dönüyor..Elimi tutan kız, dans etmeye başlıyor..Onu izliyorum, ben de dans etmek istiyorum, ama zemin çok kaygan..Kız dans etmekten ziyade, yer çekiminin olmadığı bir yerde, figüratif uçuyor daha çok..Arada yere basabiliyor, her nasılsa..Sonra elini cebine atıyor, bana uzattığı her ne ise yutuyorum..Sonra beni öpüyor, yer çekimi benim için de kayboluyor.. Kendimi dışarı attığımda, gün ağarmak üzereydi ve kapının ardında bu şarkı çalıyordu: